Müziğin
yöndeş damar devindiren spritüel etkisini düşününce karşımıza çıkan elbette
zamansızlık, donmuş an’lar ya da notalarla kaynayan, buharlaşan parça parça
zaman dilimleri çıkar. Yine de uzun vadede bize tüm bu çılgın duygu
devinimlerini yaşatan, hazzın tanımını yaptırıp bir tokat gibi ıstırabı
suratımıza yapıştıran şu karanlık eserlere 2015 çerçevesini çekerek bakarsak
karşımıza neler çıkacak diye düşünmeden edemiyorum.
17.yy’da
paralı askerlerin ev özlemini tanımlamak için kullanılan nostalji kelimesi yakışır mı buraya? Bu kelimenin aynı zamanda
melankoli içermesi nedeniyle yakışacağını düşünüyor ve bir yıllık zifiri
karanlık nostalji listesini huzurlarınızda sunuyorum.
Uçuk Kaçık Bir Black Metal… Post Etkiler…
Önce
elinize keskin bir Cabernet Sauvignon alın mümkünse Urlice Artizan 2011 olsun.
Filtre edilmemiş, orta uzunlukta tanenli yapısı aynı post black gibi, yer yer
büyülerken keskinliğini size hiç unutturmayacak bir tarzda.
Artizan’ın yüksek alkolünün etkisiyle Pink
Floyd’un Comfortably Numb etkisini bu sefer içinizde kötülük çiçekleri açarken
duymak istiyor bazılarınız, biliyorum. Çin ya da Kuzey Dakota’lı Ghost Bath’ın Moonlover albümü tam da bunu vaat ediyor. Yoğun ıstırap etkisini
göz ardı edemeyecek kadar kızarıyor/kanlanıyor gözleriniz. Çığlıkları gökyüzünü
yararak dinleyiciye ulaşıyor. Grubun adı bizzat bedeni su altına batırıp
intihar etme yolunun adı.
2015 yılında Amerika kıtasından post
black türünde bir dizi güzel eser çıkmaya devam etti. Genellikle tek kişilik
projeler olan bu gruplar kara kültürün kıtalar arasında taşınıp tüm dünyayı
sarmasında etkili oldu. Bu gruplar arasından sıyrılan Akhyls, ürkütücü atmosferi ve rüyalardan esinlendiği The Dreaming I albümü ile adeta
Lovecraft’ın habis öykülerine girmişçesine huzursuz edici bir evren sunuyor
dinleyiciye. Ambient’ın kötücül tarafı, düşlerde gezen kâbusların yaşadığı bir
albüm bu.
Panopticon’un Autumn Eternal’ı son baharda yayınlanarak içinizi gelecek kalıcı karanlığa
dair titreştiren bir çalışma.
Leviathan ise Scar Sighted albümü ile bünyesini kattığı death metal etkilenimler
ve korku efektleri ile depresif atmosferik yapısıyla dinlenilmesi gereken bir
başka çalışmaya daha imzasını attı.
Daha uçucu bu dünyaya ait olmayan
melodiler arayanlar ise yüzünü Midnight Odyssey’e dönmeli. Shards Of Silver Fade albümüyle melankolinin uzay boşluğunda bile
salındığını gösterir nitelikte bir albüm çünkü.
Slovenyalı Dekadent, hakikat gibi ağır bir isimle yayınladığı Veritas albümü ile müzikal
elementlerinden en az biriyle dinleyicileri büyülemeyi başardı.
Keder ve gururun yan yana olduğu
Ukraynalı Drudkh’un A Furrow Cut Short albümü post black
zamanlarını aratsa da Drudkh’dan olduğu için dinlemeye değer bir atmosferik
black metal çalışmasıydı.
İngiliz Ethereal Shroud ise They
Became the Falling Ash albümü ile yılın film müziği olmaya aday. Atmosferik
black metalin içinize ince ince işlendiği bir başyapıt.
Lustre, keskin ve soğuk melodilerin dönüp durduğu ve
boğazınıza yapışan Blossom albümünü
yayınladı.
Azerbaycan’dan
Violet Cold, Desperate Dreams ile uçuk
kaçık daha çok enstrümantal bir çalışmayla yerini aldı.
Negura Bunget’den Tau seslerin, ıssız tınıların olduğu, atmosferik bir albüm, black
yanındaki seyrelmeyi düşünmezseniz zihninizde epik bir film müziğini
canlandırarak sizi büyülemeye devam edecek nitelikte.
İngiliz Fen, Carrion Skies’da
saykodelik etkileri karanlıkla harmanlamış ve post black metal türüne umut vaat
eden bir albüm kazandırmıştı.
Black Metal’in en Keskin Yanını Gördük…
Marduk… Uğruna
öleceğim bir grup… 25 yıllık kariyeri boyunca çıkardığı albümlerin hepsi de
içinize oturacak ve hissettirdiği tüm o kara ağırlığıyla sizi tutsak edecek
cinsten kara şaheser. Bu müziğin nasıl yapılması gerektiğine, bir black metal
ekolünün soğuk, mesafeli ve entelektüel duruşuna sahip. 2015’te çıkardığı Frontschwein da 2. Dünya savaşının
black metal dilinde anlatımı olup dehşet saçan, kan sıçratan nitelikte.
Dark Funeral, Nail
Them to the Cross ile yeni vokalisti Heljarmadr ile iki parçalık bir ısınma
kaydı çıkardı diyebiliriz. Şarkı sözlerinde Lord Ahriman’ın karanlık felsefesi
ve bu sefer Zerdüşçülük’e uzanan temaları mevcut. Ortodoks black metalinin
hızlı ve güçlü zifiri karanlık bir efsanesinden söz ediyoruz burada.
Polonya’dan Blaze of Perdition’ın Near
Death Perditions albümü oldschool’a göz kırparken modern bir sound
taşıyordu. Rotting Chris ve Behemoth arasına gidip gelen ama yenilikçi fikirler
de barındıran umut vaat edici bir çalışmaydı.
Black Metal ile Grindcore’un seçkin
birlikteliğini İngiliz ikili Anaal
Nathrakh’dan Desideratum albümüyle
gördük.
İnsanlığa öfke kusan, mizantropik, din
karşıtı, Lucifer’ın ışığıyla aydınlanmış kaotik değil ama olgun, sert ve vurucu
bir black metal albümüydü 1349’dan Massive Cauldron of Chaos.
Gorgoroth, death metale doğru başladığı
yolculukta Instinctus Bestialis
albümüyle devam ediyor. Eski Gorgoroth artık yok ama onun yerine yeniden ve
güçlü bir sound’la doğmuş başka black/death albümü daha var.
Transilvanya’nın Bitmez Açlığı… Oldschool Arena
Eskilere dönüp
yüzünüzü, tavan arasının örümcek tutmuş ortamında kadehinizi kaldırıyorsunuz,
önce yaratıcı Darkthrone’a, ardından da bu ekolün devamı İzlandalı Misþyrming
ve ateş ve kaos şarkıları anlamına gelen Söngvar elds og óreiðu albümüne.
Hail Satan! Albüm kapağı ruhumuzu tutuşturmaya yetiyor!
İyice toza bulanmak mı istiyorsunuz?
Aslında şu an Helvete’nin simsiyah duvarlarına bakıyor olmayı dilerdiniz değil
mi? Açın o zaman Fransız VI’nın De Praestigiis Angelorum
albümünü.
Horna ise bu 2015’te çıkardığı Hengen Tulet albümüyle Finlandiya’da izole ve saf kan black metal
yapmaya devam ettiğinin sinyallerini vermiş oldu. Albüm kirli, pesimist ve
melodisiz bir vokal ile bir tür barut hissiyatı veriyor ancak bu albümün
Horna’nın en iyi albümü olmadığı ortada.
Svartelder’in Askebundet’i ile Norveç karanlığını ruhumuza çöktü. Her
dinleyişinizde yeniden keşfettiğiniz parçalardan oluşan, karanlık, estetik ve
şeytani bir EP.
Sadece Transilvanian Hunger
zamanlarına gidip orada kalmak isteyenler için Taake, Striden Hus
albümüyle yolcu toplamıştı.
Karanlık Epik, Melodik, Senfonik Tınlarsa…
Kadife
eldiven içine demir yumruk bu tarzı anlatmaya oldukça yakınsıyor gibi. O halde
hala içememiş olduğunuz o enfes Burgonya Pinot Noir’ını düşleyerek ki onu
aramak serüvenin kendisi olduğu için belki de hiç bulamayacaksınız, bakalım bu
kadife melodiler 2015’te kimler tarafından yaratıldı…
Polonyalı Mgla ve albümü Exercises in
Futility ile karanlık ve mistisizm usul usul geziniyor olmalı
damarlarınızda… Albümdeki bestelerle yaratılmış bu kara güzelliğe hayran
olmamak içten bile değil...
Ne Obliviscaris, Citadel
ile Neo Klasik türünü ekstrem müzikle yeniden yaratmış ve bütünlüğü hakkında
neredeyse ders vermişti.
Eis’in Bannstein albümü ise gittikçe güzelleşen ve son şarkıda sizi resmen
karanlığın balladıyla baş başa bırakarak mest eden bir albümdü.
Nightbringer’ın Ego Dominus Tuus albümü ile ezoterik bir karanlığın yükseldiğini
duyumsadık. Albümün yaratığı gotik romantik bir hava var ki, dinlerken
ortaçağ’daki tekinsiz bir kasabada cehennemden yükselerek karanlık şatoları
işgal eden demonları hayal etmemeniz içten bile değil.
Selvans, Lupercalia
albümüyle ile bu yıla folklorik karanlık fikirler getirmiş oldu.
Obsequiae, Aria of Vernal Tombs albümü o
kadar berrak bir sound’a sahip ki ortaçağ melodilerini zihninize kazıyor.
Khors ise Night
Falls onto the Fronts of Ours ile gecenin ve ölümün albümünü yayınlandı.
Zifiri karanlık…
Graveworm kendini çok geliştirdi, geliştirirken
de death metalle fazla haşır neşir olup As The Angels Reach the Beauty gibi bir
epiklikten uzaklaştı. 2015 ise yeni tarzında yine melodik Ascending Hate’i yayınladı.
Vreid, Sólverv albümüyle
yine melodik ve tanıdık ezgilerle buluştururken, izlerken eğleneceğiniz bir de
video klibi yayınlandı.
Ancient Rites da Laguz ile senfonikliğin sınırlarında gezen güzel soloların yer
aldığı bir albümle 9 senelik aranın ardından canlanma belirtileri gösterdi.
Sofistike, Artistik ve Suicidal…
İtalyanca
büyük acı anlamına gelen Amarone koyuyorum şimdi kadehinize. Bir yudum aldınız
bile… Artık kanla karışık bu kara safrayı kanınızdan temizlemeniz imkânsız.
Melankoli size tarihin ilk Amarone’sini yaptı. Kanınızda yer alan tüm neşe,
tatlı duygular bir güzel fermantasyona uğrayıp kara safraya dönüşecek. Fermantasyon tüm neşe kaybolana kadar devam
edecek.
Çünkü sizi öldürmeden süründürecek bir
ıstırap arıyorsunuz, değil mi? O halde tüm oklar Shining’i gösteriyor zira Shining arzuyla haz arasında kalan o
boşluğun, uçurumun “jouissance” ın müziğini yapıyor. Ne kadar çok dinler ve haz
duyarsanız o kadar acı çekiyor ve daha çok dinlemek istiyorsunuz. Bu kanlı
sarmal 2015’te boğazımıza IX numaralı albümü olan Everyone, Everything, Everywhere, Ends ile dolandı. Evet, ıstırap
daha sofistike anlatılamazdı.
Vahşi Fransızlar Peste Noire’dan yılın albümü Le
Chaise Dyable geldi bu yıl. Albüm genel anlamda tipik bir orthodoks black
metali ancak deneysel öğelerin anlık ortaya çıkarak bu yapıyı darmadağın etmesi
albüme avangart sıfatını kazandırıyor ki bu karanlığı taçlandıran bir
zenginlik. Uyumsuz, dengesiz, hayata Dionysos vari bakan bir çalışma. Black
metal’e Dadaist bir yaklaşım.
Fransız ekolünden bahsetmişken kadim
dostlarım Khaos-Dei ve nefes kesici
albümleri Tell Them Lucifer Was Here
ile black metal camiası Lucifer’ın ışığı ile aydınlandı. Depresif atmosferiyle
karanlığının gözünü üzerinize diktiği black metalin tüm keskinliğiyle
dinleyiciye kurşun yağdırdığı çok özel bir albüm ve dolayısıyla özel bir yıl
oldu 2015.
Fransız rüzgârı Alcest ve Aneroxia
Nervosa’dan tanıdığımız isimlerden oluşan Glaciation’un
Sur les falaises de marbre
albümüyle devam etti. Siyah beyaz bir film izler gibi dinleyebileceğiniz bu
albüme nostaljik kelimesi güzel duruyor.
Şiirsel ve depresif parçalarla bir
başka Fransız ekolü Blut Aus Nord
ise Memoria Vetusta III - Saturnian
Poetry albümüyle karanlığımıza eşlik etmişti.
Melankoli’nin tedavisini anlatan
“Zifir” adlı öyküme rağmen bu yıl şunu tekrar keşfettim ki melankoli hala
müzikle bulaşıyor. Burada gösteren ise Forgotten
Tomb ve albümü Hurt Yourself And The
Ones You Love. Yalnız albümdeki o kapak bu karanlık spiritüelliğin
ağırlığını taşıyamıyor ne yazık ki. Yine ağır ama daha deneysel bir intihar
çalışması var karşımızda.
Ölüme bulanmış bir grup Nocturnal Depression. Spleen Black Metal albümü ise
kemanlarıyla bile kara safra seviyesini arttırmaya yetti.
Deafheaven her ne kadar Amerika kıtasından bir
başka post black metal grubu olsa da New
Bermuda albümünün içerdiği yoğun romantizm ve artistik hareketlerle bu
kategoriye dâhil oldu.
Enslaved’in türler arasında sıçramalar gösterdiği,
progresiflikte kararak uzmanlaştığı In
Times albümüne tanık olduk.
2015’in Karanlık Tuhafları…
Elektronik
dalgaların black metal’e çarptığı tuhaf seslerle dolu eserler hangileriydi?
Acturus’tan Arcturian
ile albüm boyunca düzensiz bir şekilde dağıtılmış elektronik etkilerle bir tür
endüstriyel yıkıma gönderme yapan tekinsiz bir havayı teneffüs ettik. Akıcı,
teatral vokallerin etkisinde etkileyici ve black metalin modern soyunu temsil
eden bir albümdü Arcturian.
Liturgy’nin The
Ark Work’u deneysellikte yoğun elektronik hatta noise etkilenimlere açık
olanlar, bilim kurgu tarzında film müziği dinlemek isteyenler için bakılacak
bir çalışma olabilir. Gerçekten canınız sıkkınsa ve tuhaf şeyler arıyorsanız
gidip bakın ama yok, yapmayın bunu bence. Albüm kapağını ise hiç görmeyin daha
iyi.
Solefald, World
Metal. Kosmopolis Sud albümü ile metalden teknoya doğru bir akışı
simgeledi. Ancak albümde Bububu Bad Beuys adı komik ve saçma parçanın neden var
olduğu gerçekten bir merak konusu olarak kalmış durumda.
Krallice ise Ygg
Huur albümü ile New York’un kara dehlizlerinden çıkıp gelmiş gibiydi.
Math-rock,tech-metal tarzıyla kafayı kırdıklarına müzikleriyle şahit
olabilirsiniz. Albüm’de black metallik bir şey yok, ekstreme avangart metal
olarak adlandırılacak tarzda kaotik, alabildiğine teknik ve yeterince ilginç,
vokaller ise zayıf tekdüze.
Dodeimsgard, A
Umbra Omega ile caz etkilerini black metalle buluşturduğu oldukça farklı ve
özgün bir albüm ve alakasız bir kapak çalışmasıyla dinleyenleri deliliğin
farklı boyutlarında gezdirdi.
Bir yılın
karanlığı hatırladığım kadarıyla böyle geçti. 2016 daha şimdiden açacağı
haberini aldığımız bir dizi büyüleyici kötülük çiçekleriyle dolu olacak. Bu bir
yıllık zaman dilimine sıkışmış kara eserlerden unuttuklarım mutlaka çıkacaktır,
bu kara tutkuya katkıda bulunmak isteyenler bana yazsın, yazsın ki dolaştığımız
bu ıssız evrende duymadığımız çığlık kalmasın.
No comments:
Post a Comment
Note: Only a member of this blog may post a comment.